ÇIBLAK TESETTÜR
Türkiye’nin her bölgesindeki giyim-kuşam, birbirinden farklılıklar gösterir. Anadolu’da kadınlar, genellikle dinin ve kültürün etkisiyle kapalı giyinirler. Küçüklüğümüzdeki Bolvadin kadınları da, başka bölgelere göre ufak-tefek farklılıklarla aynı giyinirlerdi. Sokağa çıkarken mutlaka altları şalvarlı çıkarlardı. Buna çoğunluk “ağlıdon” derdi. Diğer bölgelere göre bizdeki şalvarın ağ kısmı biraz daha geniş olurdu. Şalvarlar, bele gelen kısımdaki “uçkur” denen bir iple bağlanan geniş pantalonlardı. Şalvarlar da, yazlık ve kışlık olarak ayrılırdı. Çeşit olarak: “Çuha”, “Iravancığlu”, “Kaşıksapı”, “Ezzalı”, “Bademli ” adı verilen renk renk şalvarlıklar vardı. Bu şalvarlar hem tesettür için, hem de rahat etmek için tercih edilirdi. Günümüzde artık, üç-beş yaşlı kadının haricinde şalvar giyen kalmadı.
Şalvarın üzerine ön kısma; sadece belden aşağısını, önünü kapatan bir metre uzunluğunda “önücek” dediğimiz önlük bağlarlardı. Elleri öpülesi, münevver, hayâ ve ahlak sahibi annelerimiz sokağa önüceksiz çıkmazlardı. Önücekler de genelde iki renk ve desende olurdu. Kadınlar düğüne, doğuma, sünnete hediye olarak “önüceklik kumaş” götürürlerdi. Geçen gün bir büyüğüm: “Önücek kalktı; şimdi hanımların sözü geçiyor.” demişti.
Sokağa çıkarken şalvarın üzerine mutlaka “atkı” ve “ahmediye – çar” dediğimiz örtüler örtünürlerdi. Bazı hali-vakti yerinde olan kadınlar, başlarına önü altınlı fes giyer; onun üzerine örtü örterlerdi. Atkı genellikle kışın, soğuktan korunmak üzere baş kısmından başlayıp, bel altına kadar inen pamuklu örtülerdi. Yazın ise “çar” örtünülürdü. Çar, atkı uzunluğunda olup, genellikle hafif desenli beyaz renkte olan örtülerdi. Bolvadinli kadınların diğer yörelerdeki atkı veya çar örtünen kadınlardan farkı, tek gözlerini göstermeleriydi. Kadınlar: “Ayşe Ana’mız, bize bir göz yeter.” dedi diye, sokakta “tekgöz” dediğimiz, sadece bir gözü açık bir şekilde giderlerdi. Yani, dünyaya tekgözle bakarlardı. Bazı kadınlar “tekgöz” ile gezmezler, atkılarını veya çarlarını iki gözü açık halde, ağız hizasından kapatırlardı. Atkıyı çenesinin altında tutan kadın görülürse: “Yüzünü ablak gibi açagomuş!” der, kınanırdı. Bazen, Arap kültürünü İslamiyet zannettiğimiz zamanlar olmuştur.
Gelelim günümüze…Dünyada her şey çok çabuk değişiyor. Teknoloji hızla ilerliyor, sınırlar değişiyor, yaşantılar değişiyor, kültürler değişiyor. Bu kültür değişimine Bolvadin de ayak uyduruyor. Mukaddes dinimiz İslamiyet örtünmeyi emrediyor. İsteyen örtünür, isteyen açılır, kimsenin kimseye müdahale etme hakkı yoktur. Örtünme konusunda Bolvadin’de de büyük değişiklikler olmuştur. Bugün için şalvar giyip atkı örtünen çok az kişi kalmıştır. Bunların yerini pardesü ve eşarp almıştır. Kadınlarımız, kızlarımız tesettüre uygun bir şekilde giyinmektedirler. Yalnız, bazı sözde tesettürlü bir kısım, bu kurallara uymamaktadır. Bayan başını örtmüş amma diğer vücut hatları meydanda…Bayan başını örtmüş amma sıktığı parfümün kokusu yedi sokak ilerisinden hissediliyor…Bayan başını örtmüş amma yüzünde bir kilo boya…Bayan başını örtmüş amma sokakta, markette, dolmuşta telefonla gürül gürül konuşup herkesi rahatsız ediyor…Eskiden başörtüsü sorunu vardı; şimdi ise başı örtülüler sorunu: Sadece başları örtülü…Bilemedim bu dünyanın fendini…Eltim saydı, ben sayamadım. Dokuz muydu? on muydu?…