DEDEMİN KUŞAĞI

Çocukluğumdaki eski adamlar kuşak kuşanırlardı. Kuşak, iki metreye yakın olan bezin, bele sarılmasıdır. Kuşak sarılan kişinin beli soğuktan üşümez ve insanı daha diri tutar. Ayrıca, kuşağın arasına tütün tabakasını, ağızlığını, bozuk para cüzdanını koyarlardı. “Kuşak” denince hemen Şavkı dede’min kuşağı aklıma gelir. Rahmetli sabah kalktığı zaman, ilk iş olarak kuşağını sarınırdı. Bir ucunu bana verir, bir ucunu da beline koyarak döne döne kuşağı beline sarardı. Ergenlik çağına giren erkekler de, hemen kuşak kuşanırlarmış. Soğuktan, erkeklik üreme üretkenliğinin zarar görmemesi için bu yapılıyor. Genellikle Bolvadin köylerindeki kadınların da, kuşak kuşandıklarına şahit oldum.

***

 Şimdi “kuşak kuşanan” yok!… Gençlerde, normal pantolon – ceket giyen de yok!… Pantalonların beli düşük, dar ve paçaları kısa… Ceketler düdük gibi… Konfeksiyon dükkanlarında bunlar satılıyor, bunlar rağbet görüyor. Normal pantolon diktirmek isteyen delikanlı, mecbur terziye gidiyor. Belini, sağını – solunu üşüten delikanlı; böbreğini, mesanesini üşütüyor, üreme yönünden sıkıntılar çekiliyor.

***

    “Z” KUŞAĞI

Şimdilerde bir de “Z” kuşağı lafı çıktı… 2000 – 2020 yılları arasında doğan çocuklara “ ‘Z’ Kuşağı” deniyormuş. Bu kuşağa, teknolojinin hâkim olduğu çağda doğmuş ve yaşamış olmaları nedeniyle “İnternet Kuşağı” adı da veriliyor. Çağımıza, yaşantımıza kolaylıklar sağlayan bilgisayar ve internettir. Bu teknolojik ürünler yüzünden ülkeler gelişmekte, ekonomik yönden büyümektedir. Bu ürünleri yerinde ve zamanında yararlı olacak şekilde kullanmak gerekir. Acaba gençlerimiz bu ürünleri yararlı olacak şekilde kullanıyorlar mı?..

***

Bir an evvel kurtulmak için dua ettiğimiz şu virüs yüzünden, okula giden “Z” Kuşağı dediğimiz gençlerin neredeyse tamamı, devletimizin ihtiyaçlılara yardımıyla da, tablet veya bilgisayar sahibi oldular. Derslerini bu araçlarla takip ediyorlar. Çaresiz, bu durumu kabullenmek, sıkıntılara katlanmak zorundayız. Anne babalar ders dışında çocuklarının internette nerelere girdiğini, ne kadar baktığını takip etmek zorundalar. Yoksa bu kuşak, kayıp bir kuşak olarak tarihte yerini alacaktır.

***

 Bana göre bu kuşaktaki bazı gençlerimiz, birkaç yönden zayıf yetişiyorlar. Sosyal ilişkileri yok!… Kural -kaide bilmiyorlar. En önemlisi dîni ve millî yönden de zayıf yetişiyorlar. İçlerinden (Bolvadin dışı için söylüyorum.) ateist (dinsiz), deist (Sadece Allah’a inanan) çıkabiliyor. Büyükler olarak burada bizim hatamız büyük… Küçüklüklerinden itibaren dinimizi sevdirici işlere girmiyoruz. Çocuk, bazı bezirganların din adına yaptıkları (büyü, muska, cin gibi) şarlatanlıkları görüyor, sahte mürşitlerle, bazı dolandırıcı şeyhleri görüyor, dinden soğuyor.

***

 İSRAF HARAM

İslamiyet’e göre israf haramdır. Geçen günlerde Türkiye’ye gelen Müslüman Katar EmÎri önce milyon dolarlık yatını gönderdi, arkasından sekiz tır ile eşyaları geldi. Arkasından Almanya başbakanı geldi. Dünya devi Almanya’nın başbakanı ise, Katar Emîrinin yanında Hint fakiri gibi… Sarayı yok… yatı yok… katı yok… israf yok…

Devlet televizyonu TRT, Türk tarihi kültürüyle ilgili, gençlere güzel örnek olacak, onlara kökümüzü tanıtacak çok güzel diziler yayımlıyor. Takdir edilecek bir davranış… Bazı Türk kanallarının dizilerinde ise: mafya var; cinayet var; kadına şiddet var; aldatan var; aldatılan var; zina var; her türlü entrika var… Ne yok?… Kitap okuyan yok; bilimle ilgilenen yok; vicdan, merhamet, saygı gibi insani değerleri ön plana çıkaran insanlar yok!… Günümüzde; riya, inkar, hıyanet, altın devrini yaşıyor. Şeytan her yerde tebdil-i kıyafet dolaşıyor.

***

Kıldığımız namaz, bıraktığımız sakal ve taktığımız başörtüsü topluma; ahlak, adalet, merhamet olarak yansımıyorsa “Z” Kuşağını bizzat biz, dinden ve imandan soğutmuş oluyoruz. İnşallah yanılıyorum fakat bu kuşaktan benim ümidim kalmadı… Aşırı şekilde, kız olsun, oğlan olsun sigaraya alışmışlar; telefona alışmışlar; internete alışmışlar; tablete alışmışlar; “sosyal medya” dedikleri internet sayfalarına alışmışlar…

Alın ellerinden bigisayarı, telefonu tableti; cıscıbır ortada kalırlar. Kızlar dahi birbirlerine çok galiz küfürler edebiliyorlar. Bu durum beni korkutuyor. Bu alışkanlıklarından nasıl vazgeçireceğiz bilemiyorum!…  Alışmak zor… “Alışmış kudurmuştan beterdir.” derler.
N.Sait EKİCİ

Yorum Yazabilirsiniz

All fields marked with an asterisk (*) are required