ŞALVAR DAVASI
Bolvadinliler; millî ve manevi değerlere çok önem veren bir topluluktur. Vatanını bayrağını çok seven, dîni vecibelerini gerektiği şekilde uygulamaya çalışan bir zümredir. Dışarıdan gelen azınlıklar Bolvadin’de barınamamışlardır. Yüzyıllardır aynı sülaleler, birbirinden kız alır, kız verirler. Herkes birbiriyle bulaşık suyu kadar da olsa akrabadır. Aynı zamanda; yardımsever, sabırlı, kanunlardan korkan ve hükümlerine uyan insanlardır. Yalnız, bir damarları vardır ki, ona basmamak gerekir. Şeref, namus ve haysiyetlerinin oynanmasını, maneviyatlarına söz edilmesini kesinlikle kabul etmezler. Böyle bir durumda hep birlik olup, volkan gibi patlarlar.
Cumhuriyet döneminde yaşanan darbe ve darbe kalkışmaları, bu aziz milleti hep geriye götürmüştür. Demokrasiden yana olan toplum, bu ihtilâlleri hiç sevmemiş ve devamlı eleştirmiştir. 27 Mayıs 1960 tarihinde bir darbe olmuş ve yönetim askeriyeye geçmiştir. Bazı işbilir, acemi yöneticiler de, üst makamlara yaranmak için halka baskı uygulayarak, toplumun tepkisini çekmişlerdir. İşte, bunlardan birisi de, Bolvadin’e yeni atanan Vekil Kaymakam Yaşar MERMUT’tur. Tarihe, “Şalvar Davası” olarak geçen olayın kahramanı olmuştur.
GİYİM-KUŞAM ÖZGÜRLÜĞÜ
Bu yaptırımlar, fakir halka külfet getireceği gibi, inanç özgürlüklerini de kısıtlamaya yöneliktir. İhtilalin, ülke üzerindeki yaptırımlarından yararlanmak isteyen kaymakam; halkın yaşam ve giyim-kuşam tarzına müdahale eder. Her evde en az bir sağılır inek var. Evlerde su olmadığı için halk hayvanlarını çeşmeye götürüp suluyor ve evine getiriyor. Yollara hayvanlar pisliyor, diye bu yasaklanıyor. Tek katlı toprak evler…Bu evlerde odanın birinde baca var, diğerinde yok…Adam tutmuş, sobasının borusunu pencerenin camından veya duvardan dışarıya çıkarmış.. Bu da yasak… Halk, bu kurallara uymaya çalışmış lakin iş bununla bitmemiş. Bolvadinli çarşaf bilmez. Çevre ilçelerde giyenler belki var. Bolvadinli rahat ve tesettüre uygun olsun diye, şalvar giyer, atkı, çar örtünür. Yasak sırası ise bunlara gelmiş. “Herkes şalvar yerine etek giyecek, atkı yerine yünlü örtü örtünecek!” denir. Bu şekilde sokağa çıkmak yasaklanır. Fakir halk, nerden bulsun eteği de giysin!…G.tüne donu zor buluyor! Tarih: 20 Nisan 1961 Perşembe…Kaymakamlık tarafından görevlendirilen kişiler, sokağa şalvarla çıkan kadınların şalvarlarını makasla kesmeye başlarlar. İşte bu olay, bardağı taşıran son damla olur. O ana kadar sabreden halk patlar ve kadın-erkek, bu olayı protesto etmek için hükümet binası önünde toplanır. “Şalvarımıza dokunma!” derler. “Soba borularını nereye sokalım? G.tümüze mi sokcaz!” derler. “Hayvanların g.tüne bez mi tutalım!” derler. Hızını alamayan bazı kişiler de, hükümetin yukarı katında bulunan kaymakamın yanına çıkmaya çalışırlar; jandarma müdahale eder. Bu arada kaymakam, can korkusuyla Afyon Valiliğini arayıp yardım ister. Sağduyu sahibi halk, demokratik hakkı olan protestosunu yapıp dağılmıştır. Bir müddet sonra Afyon’dan askeri birlikler gelip hükümet binasının etrafını sararlar.
ADALET
Ertesi gün çıkan gazeteler, olayı çok önemli bir gericilik hareketi olarak gösterirler. Bu olay ülkede bomba etkisi yapar. Bazı gazeteler konuyu irticaya getirip, olayları büyütürler. Yazar Çetin ALTAN Bolvadinliler’e “Yobaz!” der. Kaymakamın tayini başka şehre yapılarak bir üst göreve getirilir. Kaymakam, daha sonra Danıştay Başsavcılığına kadar yükselir.
İş bununla bitmez. Olaylarla hiçbir ilişkisi olmayan; memleketin ileri görüşlü bürokratları, saygıdeğer esnafları, olaylara öncülük ettikleri iddiasıyla, karşı siyasetçilerin şikayetiyle tutuklanırlar. Adalet olması gereken yerde, adaletsizlik yaşanır. Bu tutuklanan kişiler, olaylarla ilgisi olmadığı anlaşıldıktan sonra tahliye edilirler. Uzun süre içeride kalmaları yanlarına kâr kalır. “ ’Adalet nedir?’ diye sorarlarsa, Hz. Ömer öldü, deyin!”