ÇOK YAŞA!…

   Allah, kullarınının sağlığı için her şeyi yerliyerinde yaratmıştır. Boğazımızı ve ciğerlerimizi temizlemek için öksürürüz. Bazı zamanlarda da hapşırırız. Hapşırma; âni, irade dışı sesli bir şekilde, ağızdan ve burundan nefes vermektir. Biz buna “ağsırma-tığsırma” da deriz. Hapşırma; insan sağlığı için gerekli bir harekettir. Burun yoluyla vücuda giren zararlı tozlar neticesinde hapşırırız. Nezle ve gripte, vücuda giren mikroplar yüzünden hapşırırız. Bazen güneşe bakınca hapşırırız. Hapşırmamak için kendimizi zorlamak, sağlık açısından zararlıdır. Hapşırırken ve öksürürken milyonlarca mikrobu dışarıya atarız. Bu yüzden, hapşıran ve öksüren kişi, hapşırırken ve öksürürken ya mendille ağzını kapatmalı veya sağ kolunu ağzına getirip elbisesine hapşırmalıdır. Hapşırdıktan sonra “Elhamdülillah” demek sünnettir. Bir kişinin hapşırdığını duyduğumuzda da ona: “Yerhamükallah” deriz. Bunun Türkçesi olan “Allah sana rahmet etsin.” demek daha anlaşılır olur.

   Hapşırma sırasında kalp atışı yavaşlar. Hapşıran kişiye bu yüzden genellikle “Çok yaşa!” deriz. Bu, bir yerde duadır. Bunun yerine: “Allah sana rahmet etsin. Hayırlı, sağlıklı yaşa!” dememiz daha uygundur. Çok yaşamak, çok uzun ömürlü olmak acaba iyi midir? İnsan ömrü, Cenab-ı Hakk’ın takdiri üzerine son yıllarda uzamıştır. Bundan yirmi sene önce ortalama insan ömrü 60 yaş iken, bugün için 68’e çıkmıştır. Bolvadin’de, bundan elli sene önce vefat etmiş kişilere baktığımızda, elli yaşını geçen çok az kişiyi görürüz. Çok uzun yaşamak, insana bir fayda sağlamıyor. İmanlı, ihlaslı, sağlıklı ve insanlığa faydalı olarak yaşayıp ölmek en iyisi…İnsanda; beyin fonksiyonları yaşlandıkça zayıflıyor. Unutkanlıklar, okuduğunu, gördüğünü anlayamama problemleri ortaya çıkıyor. Bir de bunlara hareket zayıflığı da eklenince hayat zor gelmeye başlıyor. Şu an, 92 yaşında olan bir amcamla geçen gün muhabbet ediyorduk. Amcamızın sağlık problemi yok ama yaşlılık problemi var. Konu yaşlılıktan açılmıştı. Bana: “Eğer bir kişiye beddua edeceksen, ‘Allah uzun ömür versin’ diye dua et!” dedi. Bu cümle, çok yaşamanın özeti gibiydi. Bezen toprağın altında olmak, toprağın üstünde olmaktan daha hayırlıdır. İnsanlar yaşlandıkça, başkalarına muhtaç olma korkusu yaşamaya başlıyorlar. Ele-eteğe düşme korkusu benliklerini sarıyor. Bu yüzden dualarının başı: “Allah, eleteye düşürmesin!” oluyor. İnşallah, ele-eteğe düşmeyiz.

   “Akıl ermez, kulak duymaz, göz görmez./ Şöhret kula, Hak’tan ihsan var iken./ Göz görmüş olduğun sanma, öz görmez./ Sen küfre yâr olma, iman var iken.” 

Yorum Yazabilirsiniz

All fields marked with an asterisk (*) are required