GEÇMİŞİ ANARKEN…
Ne zaman geçsem mahallem
Şazi’den,
Çocukluğum aklıma gelir birden.
Mutluluk ve huzur geçer zihnimden.
Ordadır Hacımuratlar oymağı;
Kapılarda vardır demir tokmağı.
Kardeşlerimle yapardık
muzurluk,
Saklanma yerimiz olurdu yüklük.
Anamıza Allah versin döğümlük.
Hac’anam der: “Kendine gel yıvıtma.”
Her çocuğun oyunudur uçurtma.
Çil Aptil satardı iplere
cizili şeker,
Geçerken adamın hep canı çeker.
Babama söylesem gırmazdı gaser.
Şeker almak için her gün şirnerim,
Doni oynadığım günü özlerim.
Tenike zobaya tezek
atılır,
Gavırgalar tavalarda gavrılır.
Çay ve şeker külahlarda satılır.
Camızın sütünden gaymak yapardık,
Arabaşıyı tepisiynen yudardık.
İmaret Camii’nde
gandiller sönük,
Hamamı yok, caminin boynu bükük.
Bizde acemi gence derler: “hödük”.
Her yere varırdı Tüssülü’nün sesi,
Telhalvası çekilirdi kış gecesi.
Goca tekneye anam hamır
gatar,
Tekne gazıntısından öğme yapar.
Hörü aba pişirirken cıvzıklar.
Bükme-börekte bulunmalı haşgeş;
Bayramlarda olurdu “Develi’ye beş”.
Peştadda üstünde Kur’an okunur,
Ocaktaki köze kumpil sokulur.
Kış gelmeden göce-bulgur çekilir.
Göce yuvalağını pek severim;
Hiç utanma “Allasen yi ciğerim.”
Hac’anam tesbihin esans
kokulu,
Altın fese renkli kırep sokulu.
Çatmalı gınalar elde çatılı.
Gelinler vardı,zülüfü perçemli;
Ayakları, telli gıcırtılı mesli.
Desdiyle su taşır gınalı
eller,
Çamaşırlar esbab daşında bekler.
Garip, akşamlara kadar tokeşler.
Kille yunan urbaları ararım;
Gatmeri de sadeyağıyla yağlarım.
Bazı gençler güzellere
vurulur,
Bekarın eli goynuna guyulur.
Güveyi guyarken yumruk vurulur.
Dua edilir: “Başa gadar etsin.”
Allah ikinci bir yüz göstermesin.
Her şey mazi ile bir
lütuf bulsun,
Eğer , geleneğini unutursan;
“Elhükmülillah başınız sağolsun.”
Birgün geçmişe biterse heyecan;
“Al peştaddanı hoca, ben okumeycan.”
N. Sait EKİCİ