FAY
HATTI
Yıl iki bin iki, aylardan
Şubat, günlerden Pazar.
Bazı insanlar uykuda, bazısı kahvaltı yapar.
Birdenbire bir gürültü, bir
sallama, bir tûfan,
Ağızlarda salavat, ağızlarda
tekbir ve Kur’an.
“ İzâ zülziletü'l arz-ı zilzâlehê “
diyor, Rahman,
“ Yer, şiddetli bir zelzeleye uğratıldığı zaman.”
İnsanlar bedbaht,insanlar
korkulu,insanlar nâçar,
Panik halinde; kimisi kaçar, kimisi el açar.
Beklenmeyen bir âfet; şaşkınlık,
heyecan ve merak.
Sokaklar insanlarla doldu, bütün binalar çatlak.
İlk deprem gecesinde ortaya
çıktı bütün gerçek,
Hava ayaz; çocuk, yaşlı, geceyi
nasıl geçirecek?
Kızılay çadırında soba boruları
tütüyor,
Evinin sıcaklığı, herkesin burnunda tütüyor.
Depremde bazı camilerimiz de
aldı darbeyi,
Sallantı neticesinde, yıktı dokuz minareyi.
İhsaniye, Rüştiye, Çarşı,
Tahtalı ve İmaret,
Öksüz çocuk gibi, veremiyor
insanlara hizmet.
Devletimiz büyüklüğünü
yine gösteriyor,
Cumhurbaşkanı, Başbakan,
bölgemize geliyor.
Gece gündüz uyumadan çalışıyor Bakan Akcan,
Bütün gücü ile memlekete vermek istiyor can.
Kısa sürede devletimizden yardım
yağıyor,
Bütün halkımıza:“İşte,büyük devlet bu ! ”dedirtiyor.
Kurban gelmeden, depreme
kurbanlık oldu hayvanlar,
İhtiyacı olmadan
yardım almış, bazı hayvanlar(!)
İlk Cuma; şehir meydanında toplanıyor
cemaat,
Avuçlar havada; gözler yaşlı; gönüllerde feryat
“ Medet yâ Rab ! Medet yâ
Rab ! Medet yâ Rab! ”
N. Sait EKİCİ